28 Kasım 2012 Çarşamba

KENDİSİNDEN 297 YAŞ BÜYÜK..

 
SOKULLU MEHMET PAŞA KÜLLİYESİ VE SARI SELİM CAMİİ 1547

Bu minik hanım kendisinden 297 yaş büyüğünün kucağında..Külliye ve camii  HATAY ın DÖRTYOL ilçesinin PAYAS beldesinde bulunmaktadır...Sokollu Mehmet paşa 1574’te Mimar Sinan’a Cami, Medrese, Sıbyan    Mektebi, Arasta, Han, Tabhane, İmaret, Hamam ve Çeşmeden oluşan bir külliye yaptırmıştır..Caminin  avlusunda olan bu zeytin ağacının 300 yaşında olduğu söyleniyor.                          

    
 


27 Kasım 2012 Salı

VANLI ÇOCUKLAR...ÇOCUK İŞTE...

ÇOCUK İŞTE...2011 ekim..7,2 büyüklüğündeki bir depremle ,daha doğrusu ne olduğunu  bilmedikleri bir bilinmezlikle,belkide hiç görmedikleri hepimizin adını bildiği,hani adına VAN GÖLÜ CANAVARI dedikleri canavarla yüzyüzeler...her yer viran,hazan,her yer acı ,her yer kan..depremin gürültüsünden,uğultusundan  daha fazla ağıtlar,çığlıklar,haykırışlar... kısacası YARDIM EDİNN..daha sonra mı??daha sonrası SESİMİ DUYAN VAR MI..günler sonra artık biliyorlarki DEPREM de varmış bu hayatta..çocuk işte ama öğreniyorlar..günler sonra YUKARI BAKRAÇLI KÖYÜNE gitmek için yola çıkıyoruz..van merkeze 5 km köyün uzaklığı..yola çıkıyoruz,yol dağ taş,ıssız sessiz,ara ara geçen bir iki otomobil,karıştırıyoruz yolu..yol kenarında yürüyen üç küçük vanlı çocuğa rastlıyoruz,yanlarında durup YUKARI BAKRAÇLI KÖYÜNE nasıl gidilir diye soruyoruz. Bizde oraya gidiyoruz, götürelim sizi abla,abi diyip arabaya binmek için yelteniyorlar.anneniz,babanız sizi aramaz mı?                                                                                                          hiç tanımadığınız birilerinin arabasına binmek doğru değil diyoruz ama onlar çoktan arabaya binmişler.. biz amca çocuklarıyız,köyde dedemiz var onun yanına gidiyoruz, her zaman gidip geliyoruz bu yolu diyerek karşı tepeleri gösterip burası kestirme yol diyorlar ...gözlerinde korkunun,güvensizliğin,kötülüğün,aldatılabilmenin tek bir gölgesi bile olmadan arabaya binmenin mutluluğu,heycanı içinde en büyük amca oğlu bir türkü tutturuyor 7,2 büyüklüğündeki canavarı unutarak...neylersin çocuk işte...


akşam saat 21.00 van merkezden dolmuşa biniyoruz arka koltukta köşeye sinmiş bir çocuk..belki deprem denen canavardan belkide gecenin karanlığından,karanlıktaki olgun ruhundan korkmuşcasına..elinde bir poşet kaçak sigara..satıyorum diyor..canlar gitti,mallar gitti,yurt gitti,yuva gitti.,şimdi daha çok içmek lazım gelir sigara der gibi, gecenin o saatine kadar sokaklarda..çocuk ruhum canlanıyor sohbete başlıyorum..o ise sıkılgan tavrı,utangaç yanı ile avuçlarını ovuşturuyor..HAMDİ..bir yanı çocuk,bir yanı olgun HAMDİ...çok kardeşler..evleri depremde hasar görmüş, o yüzden çadırda kalıyorlar..çok şükür ahırımız sağlam diyor,7-8 tane koyunları varmış ,onlar soğuktan korunuyormuş..söylerken bile mutlu..Hamdi nin gözünde koyunlar Hamdi den kutlu..bayramda satıp para kazanacaklarmış..baba hastaymış..bir abisi varmış çalışan,birde kendi sigara satan...çocuk işte ne dersin...fotograf çekiliyoruz..sana gönderirim diyorum,seviniyor..göndermeden önce ararım ,varmı bir telefon numarası diyorum,yok..yok diyor.. sadece abimde var cep telefonu,oda yeni almıştı diyor...numarasını bilmiyor ...adresini veriyor VAN lı HAMDİ...yolladım resimleri süphan mahallesine ,acaba değdimi elleri HAMDİ nin kendi çocuk resmine...

 

Ellerinde uzaktan kumandalı arabaları yok,misketleri yok,beybladeleri yok..onların gülüşleri var,onların gözlerindeki yıldızları var,onların hayali var,onların kucaklarına aldıkları kazları var...belki artık evleri     yok,okulları yok,öğretmenleri yok,kimbilir belki artık anne -babaları yok..ama kalpleri var...                                                                                                                  ÇOCUK İŞTE ..HEPSİ ÇOCUK...                                                                                                                                


26 Kasım 2012 Pazartesi

Geçmişten Gelmemişlere...

İstanbul'da Boğaziçi'nde
Bir garip Orhan Veli'yim
Veli'nin oğluyum
Tarifsiz kederler içindeyim

Urumeli Hisarı'na oturmuşum
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum

İstanbul'un mermer taşları
Başıma da konuyor martı kuşları
Gözlerimden boşanır hicran yaşları
Edalım...
Senin yüzünden bu halim.

İstanbul'un orta yeri sinema
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama
El konuşurmuş, görüşürmüş bana ne

Sevdalım...
Boynuna vebalim

İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim
Bir garip Orhan Veli’yim


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...